Denge Değerleme tarafından yapılan konut değerlendirmeleri sonrasında salgının konut istekleri ve yaşama biçimlerinde ciddi değişikliklere neden olduğu belirlendi. Bu süreçte doğa ile iç içe sakin ve huzurlu konutlara gösterilen talep yüzde 235 oranında arttı.
Denge Değerleme’den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Aksoy, salgınla birlikte konut tercihlerinin değişmesine neden olan unsurlara ilişkin değerlendirmede bulundu.
1999 yılı Marmara depreminin konut projelerini birçok yönüyle etkilediğini anımsatan Aksoy, “Bu, yasal dayanaklar gibi birçok alışkanlığı da geride bırakmamıza sebep olan bir milat oldu. Kanun ve yönetmeliklerin değişmesi sonucu sağlam ev konseptine inanış arttı ve bu sayede kentsel dönüşüm hızlandı.” ifadelerini kullandı.
Aksoy, salgından önce neredeyse birinci sırada olan “depreme dayanıklılık” başlığının, salgın sonrasında özellikle konutlarda “konsept değişikliğinin” benimsenmesinden dolayı yeni tercih sebepleriyle birlikte güçlendiğini belirtti.
Salgınla evlerin sadece barınma için değil, aynı zamanda sosyal zaman geçirebilecek ortam için de ihtiyaç olduğunun gün yüzüne çıktığını aktaran Aksoy, “Evden çalışma sisteminin yaygınlaşması, çevrim içi alışverişin şehir merkezlerinde bulunma ihtiyacını azaltması gibi parametreler, yatay mimariye olan talebi de arttırdı.” ifadesini kullandı.
Özellikle kalabalık il merkezlerinde oturan ve uzaktan çalışma imkanı olanların kırsala göç etmeye başladığı bildiren Aksoy, yazlıklarda hem yaz hem kış döneminde ikamet etmeyi sürdürenlerin, Akdeniz ve Ege başta olmak üzere yazlık bölgelerin konut yapılabilir imarlı arsalarına olan talebi arttırdığını ve şehirden göçün hızlandığını aktardı.
Aksoy, “Önceden evler yaşam alanı olmaktan ziyade dinlendiğimiz, ailece bir araya geldiğimiz yerlerken, salgın döneminde evlerdeki eksiklikler fark edildi. Balkonlar küçük gelmeye başladı. Temiz hava almak için bahçenin olmadığı anlaşıldı. Bu süreçte insanlar hemen internet üzerinden bahçeli, balkonlu, doğa ile iç içe olan evler aramaya başladı. Bu durum, talebi yaklaşık yüzde 235 oranında arttırdı. Artan taleple birlikte bu tarza uygun bölgelerdeki projeler ve proje üretebilecek alanların fiyatlarında da ciddi artışlar yaşandı. Birçok firmanın yüzde 90’lara varan oranda evden çalışma sistemine ayak uydurması sonucunda evlerde daha fazla vakit geçirilir oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
– “Multi evler dikkati çekiyor”
Latif Aksoy, tek dokunuşla çalışma ortamı haline dönüştürülebilen konseptlerin tercih edildiğini belirterek, “Multi evler, yani hem ev hem ofis konseptini birleştiren projeler özellikle beyaz yakalıların dikkatini çekmeyi başardı. Buna yönelik inşaat üreticileri, proje konseptlerinde değişiklikler yaparak sağlık kurulları oluşturdular ve insanların yeni dönemdeki önceliklerini anlamaya çalıştılar.” ifadelerini kullandı.
Bu kurulların araştırmalarında öne çıkan “sağlıklı ev” konseptindeki öncelikleri sıralayan Aksoy, “Evlerin asansörü bulunmalı ama vatandaşın arzu ettiği takdirde yürüyerek çıkılabilir yükseklikte olmalı. Evler mümkünse bahçeli, değilse teraslı olmalı veya bir oda büyüklüğünde balkonu olmalı. Evler ormana yakın olmalı, doğal havayı içine alabilecek şekilde inşa edilmeli ve 2019 deprem yönetmeliğine göre planlanmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
Gayrimenkul sektörünün 430 alt sektörü hareketlendiren, ülke ekonomisinin lokomotiflerinden olduğunu vurgulayan Aksoy, şunları kaydetti:
“2020 ortasında salgınla mücadele kararları kapsamında kredi faiz oranlarındaki indirim hem proje üreticilerinin hem de tercih değişikliğine giden vatandaşların bu tercihlerini kullanabilecekleri bir imkan oluşturdu. Özellikle bu dönemde taşınma oranı önceki yıllara oranla yüzde 43 artış gösterdi. Bu konsept ve tercih değişiklikleri, 2020 başına oranla Muğla’da yüzde 60’a, Antalya’da yüzde 45’e varan oranlarda fiyat artışları olmasına, kira amortisman sürelerinin uzamasına sebep oldu. Bu artışların 2021’de de bir miktar devam edeceğini öngörüyoruz. Değerleme sektörü olarak bu talebin değerlere yansıması ve bölgesel analizler konusunda süreç yakından izlenmekte. Talebin arttığı bölgelerde danışmanlık alınması ya da özel raporlar yaptırmak suretiyle değişiklikleri görmek, fırsatçılık yapmaya çalışanlara karşı doğru değere ulaşmak isteyen vatandaşlarımıza da değerleme raporlarıyla hizmetlerimiz devam etmektedir.”